Cumhurbaşkanı Erdoğan: “Battık mı?” Sordu: Ekonomik Veriler Yanıtlandı
Cumhurbaşkanı Erdoğan, dün katıldığı bir yayında, “2021’den beri ekonomistlerin eleştirdiği düşük faiz politikasına ilişkin faiz indirimine gittik. Ne oldu, battık mı?” Sosyal medyada çokça yorum yapılan soruya verilerle baktık!
Baştan söyleyelim: Ülkeler şirketler gibi iflas etmez. Moratoryum diye bir olgu var: Borçlarını ödeyemediğini söyleyen ülkelere borçlarını yeniden yapılandırma ve erteleme düzenlemeleri yapılıyor.
“Bir ülke neden ve nasıl batar?” Sorunun cevabı birden fazla seçenektir.
Türkiye ekonomisindeki son duruma bakıldığında: Doğru haber, “başarısız olmadık.” Kötü haber, bilgi uyarıdır.
Düşük faiz, büyümeyi canlandırması, harcamaları artırması ve piyasaları canlı tutması açısından ekonomide olumlu bir olgu iken, enflasyon, fiyatlamada balon oluşumu, varlık fiyatlarında yüksek artışlar ve finansal istikrarsızlık gibi riskleri de içinde barındırıyor.
Öncelikle kısaca devletin vereceği “ödemeler dengesi” sayılabilecek bilgilere bir göz atalım. Düşük faizle yatırım, üretim, ihracat, cari fazla ve enflasyon aşamalarından planlanan ekonomik modeldeki “cari fazla” kısmını ortadan kaldırmak zorundayız.
Enflasyon aşamasını geçtik mi? Hayır. Enflasyondaki düşüşün de baz etkisi olan “son 1 yıla göre” kısmına baktığımızda bir gerilemeye tanık oluyoruz.
Enflasyondaki yükselişte iki kurumun verilerine bakacak olursak, ana kırılmayı yaşadığımız dönemde TÜİK ve İTO fiyat endekslerinde de ayrışmalara tanık oluyoruz.
Ülke ekonomisinin sağlığında “üretim” değerli bir yere sahiptir. Yüklü bir sektör olarak bakıyoruz. Çünkü artık yüksek teknolojili üretim veya katma değerli üretim konusunda çok ileri seviyede değilken savunma sanayinde son yıllarda atılan adımlar yakından izleniyor.
Merkez Bankası’nın “İktisadi Eğilim İstatistikleri ve Reel Kesim Güven Endeksi” üzerinden sanayi veya üretimi incelediğimizde beklentilerin pek olumlu olmadığı görülüyor.
TCMB anketinin “Son üç aydaki üretim hacmi”, “Son üç aydaki iç piyasa sipariş miktarı” ve “Son üç aydaki ihracat sipariş miktarı” grafiği çizilirse, yılın üçüncü çeyreğinden bu yana düşüş eğilimi 2021 dikkat çekiyor.
Strateji ve Bütçe Başkanlığı’nın TÜİK’ten derlediği büyüme verilerinde ve üretim tekniği ile GSYİH grafiğinde 2021 3. çeyrek itibari düşüş dikkat çekiyor.
Son olarak ülkelerin çöküşüne neden olan olgu, bireylerde ve şirketlerde olduğu gibi “borç” dur. Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın “Türkiye Dış Borç İstatistikleri” verilerine göre 2000 yılından itibaren Brüt Dış Borç Stoku ve Brüt Dış Borç Stokunun GSYH’ye oranı grafiğine bakıldığında, son dönem olan 2001 yılı seviyesine yakın görünmektedir. ülkedeki büyük ekonomik kriz.
Ekonomistler uzun süredir birçok veriye dikkat çekiyor. Üretimde sorun yaşamamız, dış ticaret ve cari açığın artması, paramızın değer kaybetmesi gibi birçok soruna aday ekonomik bilgilere sahibiz. Tüm bunların tek nedeni faiz indirimi ya da indirimin zamanlaması olmasa da nedenler listesinde ilk sırada yer alıyor.
Faizin düşük olması ekonominin sağlığı için arzu edilen bir durum iken, diyetisyenler beslenme listesindeki yağ, karbonhidrat, protein gibi besin gruplarını dengeli ve ölçülü bir şekilde verdikleri için tüm verilerin istikrarı ve ölçülü olması ekonomi açısından değerlidir.
Özetle ülkelerin çöküşü kolay bir olgu değildir. Şirketlerin kapıyı kapatıp gitmesi yakışmadığı için mi iflas ettik? Biz batmadık. Ancak Michael Phelps gibi yüzdüğümüz söylenemez.