Haber

CHP Özel: 100 bin çadırla bu faciaya yakalandılar

CHP Küme Başkan Yardımcısı Özgür Özel, “Çadır açığımız çok büyük. Bugün neden çadır yok derseniz 2018’den beri Süleyman Soylu’ya bağlı bir kurum olarak görev yapan AFAD’ın gevşekliğindendir. 2,5 yıldır Kızılay’dan çadır almıyorlar. Raporlarında 100 binden az çadır var. 100 bin çadırla bu faciaya yakalandılar” dedi.

CHP Küme Başkan Yardımcısı Özgür Özel, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde basın toplantısı düzenleyerek gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun iktidar muhalefet ayrımı yapmadan deprem bölgesindeki tüm belediye başkanlarıyla istişare halinde olduğunu belirterek, “Sahada sadece CHP’li belediyelerle çalışmıyor. Bunu Recep Tayyip Erdoğan yapmıyor. Türkiye. Böyle bir yaklaşımı yoktu; Kemal Bey dün Kocaeli’de Büyükşehir Belediyesi’ne teşekkür etti yaklaşıma ihtiyacı var” dedi.

ANKA’nın haberine göre Özel şunları söyledi:

SİYASİ FİNANSMANIN HAKKI YÖNETMEYEN BU YAKLAŞIMIN ÜLKEYİ EŞİT YÖNETMEYECEĞİ AÇIĞINDAN AÇIKTIR: Bu anlayış Türkiye’yi taşıyamaz. O yüzden bu anlayış tek adam, tek parti rejimidir. Valiler, il başkanı; Kaymakamı kaymakam olarak gören bu anlayıştan kurtulmadan ekonomik şokun yol açtığı çöküşten kolay kolay kurtulamayız. Kendi siyasi başarısı için reddeden, küçümseyen, hakkından taviz vermeyen bu anlayışın ülkeyi adil yönetemediği açıktır. Ülkedeki bunalım ve yıkımı, eğitimdeki yıkımı, beyin sarsıntısındaki yıkımı ortadan kaldırarak ülkeyi adaletle yönetecek, yıkılmaz bir Türkiye’yi inşa edecek bir anlayışa ihtiyaç var. Yaparsa seçmeni kendine çeker. En geç 18 Haziran’a kadar…

Borsada soyulanları, hatta depremzedeleri soyanları izlediler: Defter ve not açıp milleti tehdit etmeye kalktılar. Twitter’ı kapattılar ve enkaz altında kalanların imdat çığlıklarını durdurdular. Hatta borsadaki soygunu izleyip depremzedeleri soydular. Ormanlık alanları otel ve alışveriş merkezi haline getirdiler. Cengiz’e 3 milyar teşvik verdiler. Meğer önceki gün benim çok param olduğu için AFAD’a 3 milyar bağışlamış. Dün gece AFAD’a ne verdiyse ertesi gün teşvik olarak geri verdiler. Depremzedenin evlat edinme ile evlenebileceğine dair fetva verdiler. Mimarlık fakültesine ilahiyatçı bir dekan atadılar. Giriş haberini sallanan çadırda yaptılar. Düzce Deprem Etki Analizi Raporunu dezenformasyon bültenine koyup kendi raporlarını yalanladılar.

ARTTAN HANÇER OHAL TALEP EDERKEN CUMHURBAŞKANI MECLİSİN YETKİLERİNİ BİLDİRDİ VE MECLİSİ ÇALIŞTIRMAYIN : Bu noktada başka bir şey yapmaya çalışıyorlar. Ali Becerili Başarır (CHP Mersin Milletvekili) ve Lütfü Türkkan’ın (İYİ Parti Kocaeli Milletvekili) dokunulmazlıklarının kaldırılması için 1 Mart 2023’te mecliste savunma yapmasını söylüyorlar. Bu Meclis, ülke işgal altındayken çalıştı. Polatlı’dan top sesleri gelirken çalıştı. Pandemide kendi canını hiçe sayarak çalıştı. Bu süreçte deprem oldu, çalışmayalım dediler. Enkaz altında vekillerimiz var dediler. Milletvekillerimiz sahada söyledi. Bizimki de sahada. 3 haftadır bu Meclis’in uzlaşı ve uzlaşı olduğunu söylememize rağmen bu geçen haftaki talep için yeterli değil, resmen açılıp kapandı. Ancak olağanüstü hal ilan edilince ve Cumhurbaşkanı Meclis’in yetkilerini alıp Meclis’i yönetmeyince arkadan bir hançer geldi. Aklına gelen bu mu? Savunma yapmayacağız dedik, yapılmamasına karar verildi. Bize ne, ama aklımıza gelen bu mu? Halk enkaz altında.

MİLLETVEKİLİ SALLAMANIN KALMASINI BEKLİYOR. VEKİLİN CEZASIZLIĞINI KALDIRMAKLA MEŞGUL: Ali Uzman Başarır, Hatay’da… Samandağ’da 14 gün, 12 gün şahit oldum; Kendi ilinde depremzedelerle iki üç gün geçirdi. Biz görevlendirdik. Orada çalışıyorlar. Enkaz altında hayat kurtarmaya çalışan milletvekilinin dokunulmazlığını kaldırmaya çalışıyor. Milletvekili enkazın kaldırılmasını bekliyor. Milletvekilinin dokunulmazlığını kaldırmakla meşgul. Bugünden yazıyor. Bekle kardeş. Gelme zamanı, kahretsin. Hala beyin sarsıntısından önceki eski hesaplardalar. Tıpkı 15 Temmuz gecesi sığınaktayken ‘Meclisimiz buradan daha güçlü çıkacak’ diyerek canımızı kurtardıktan sonra Meclis’i zayıflatan, yetkilerini elinden alan bir anayasa yaptıkları gibi. Tıpkı mantık gibi.

İSTANBUL DEPREMİNDEN SONRA EN BÜYÜKÜNÜ SİZİ KURDUĞUNUZU ALLAH UNUTSUN. BUNU YAPMAYIN: Şentop diyor ki, ‘İlim, akıl…’ Şentop Bey’e bunun anlatılması gerekiyor. İyi diyorsun ama bunun olması için 43, 44 bin insan mı ölmemiz, gerçekte 50, 60 bin insan mı kaybetmemiz gerekiyordu? Binlerce insan uzuvlarını kaybetmek, kolsuz ve bacaksız mı kalmak zorunda kaldı? ‘Araştırma Komisyonu kuralım’ diyorsunuz. Biliyorsunuz muhalefet bunu hep istiyor, iktidar hep reddediyor. Ersin, Gaziantep’te biri ağabeyimin karnına 10 kez bıçak saplayınca, 11’inde reddedilen sağlık çalışanlarına yönelik şiddeti önleme kurulu kuruldu. Üçüncü kez deprem komitesi kuruldu. Sonuncusunun raporunu 5 Ekim 2021’de Genel Kurul’da görüştük. Bu tür tuğla benzeri raporlar bu Meclis tarafından çıkarılıyor, konuşuluyor ve tüm kamu kurumlarına gönderiliyor. Sorun şu ki, bilim adamları, uzmanlar ve muhalefet bu kurullara katkı sağlıyor, yapılması gerekeni yazıyor ama yürütme gereğini yapmıyor. Şimdi bir tane daha yapalım… Allah korusun, İstanbul depreminden sonra en büyüğünü yapacaksın. Bunu yapma. Dinle gününde söylenenleri Şentop Bey.

DOĞU ANADOLU FAY HAREKETLERİ OLDUĞUNDA BUNLAR KALMAZ DEDİK. BU KURULDA SIRASI BEKLENİYOR: 2020 yılında bir fay kanunu verip 18 il sayacağız fay üzerinde 80 ilçe var diyelim bunlardan biri mesela Gaziantep’te Islahiye ve Nurdağı. Doğu Anadolu Fayı hareket edince yaşayamazlar dedik. Bu tahtada sırasını bekliyor. Sayın Şentop… Bir gün Müzeyyen Şevkin (CHP Adana Milletvekili) ‘Sayın Cumhurbaşkanı bizim komisyonda bekleyen kanunun kapağını açmıyorlar, aramıyorlar’ dedi. Tüzük 37’ye göre fay kanununu gündeme getirebilirim’ dedi. getirelim dedim. Bu Müzeyyen Hanım’ın 37. Tüzüğüdür. Sonuç AKP, MHP oyu ile reddetti. Şimdi ‘CHP de öneride bulunsun…’ CHP daha ne yapsın? Ortada kendini parçalayacak mı? 80 ilçe 18 il sayıyor ve Doğu Anadolu Fayı harekete geçerse çalışmaz fay kanunu çıkaralım bu illerde fay üzerindeki yerleşimleri kenara taşıyalım diyor. Bunu da söylemiyor. Jeologlar söylüyor. AKP, MHP’nin kusurun üzerine oturması gerektiğini söylüyor. Ne yapacağız. ‘CHP’nin de yapıcı öneriler getirmesi gerekiyor.’

DAHA NE KADAR KAOS OLACAK: Süleyman Bey, ‘Türkiye uzun süredir bu hazırlıkları yapmasaydı büyük bir kaosla karşı karşıya kalacaktık.’ Süleyman Bey bundan sonra ne olacak? İlk üç gün devlet yok. Dün Elbistan’dan gelen arkadaşım bana ‘Vatandaş diyor ki ilk üç gün devlet yoktu, yavaş yavaş ortaya çıktı, şimdi var’ dedi. İlk üç gün devlet yok. Aslında ne kurtaracaksanız ilk üç gün kurtaracaksınız sonra mucize diyoruz hiçbirimiz göz yaşlarımızı tutamıyoruz. Kaos olmasaydı 43 bin değil, tahminen 23 bin insanı kurtaracaktık. Karayollarında kaos vardı, şehrin girişinde, şehir içinde kaos vardı, enkaz başında kaos vardı, bir yerde operatör vardı, dozer yoktu, bir yerde dozer vardı ve operatör yoktu. Onlara denk bir devlet yoktu. Daha ne kaosu olacak?

BU CAHİLLİĞİ YAŞATMAK İÇİN KALBİ TEK SÜLEYMAN SOYLU’DA BİRLEŞTİREBİLİRSİNİZ: Devam ediyor, ‘Asrın depremi dedik, yanlış dedik, dünyanın en büyük felaketi…’ Bu cehaletin boyutu, burada söylenecek başka bir şey yok. Bu depremin ardından tüm dünya ve Türkiye, Japonya’da ve tüm dünyada meydana gelen depremlerin nasıl hasarsız ve düşük hasarla yaşanır hale geldiğini konuşuyor. ‘Asır değil, yeryüzü…’ der, toprak deyince tam bir cehalettir. Akarsularımızın, yaylalarımızın, dağlarımızın, ovalarımızın meydana geldiği depremler, bu yeryüzünün depremleridir. Dünyanın en büyük şoku olduğunu söylüyor. Marmara Denizi, yer sarsıntısının sonucudur. Bu kadar cahilliği ve bu kadar cüretkarlığı bir Süleyman Soylu’da canlı canlı birleştirebilirsiniz.

MÜSLÜMAN ÖLMEK KURALI VAR MI ağabey: Bugün Adıyaman’da bu kez ‘Halkımızı kaybettik ama biz Müslümanız.’ Müslüman ölecek diye bir kural var mı kardeşim? Adıyaman’ı Japonlara verin. Bir Japon ölmez. Adıyaman’da Müslümanların ölümü İslam yüzünden değil, seçtikleri yöneticilerin beceriksizliğindendir. Ya da böyle bir şey olabilir mi? Müslümanız, sabredeceğiz… Hayır, biz Müslümanız, Hristiyan ve Musevi olarak yaşamaya hakkımız var, gerçek, bilim aklı olan bir yönetici seçeceğiz, en iyi mimarı seçeceğiz, ilahiyatçı atananı değil. mimarlık fakültesi dekanı, yetiştirdiği öğrenciler yıkılmaz binalar yapacak.

EYLÜLDE TOKİ EVLERİNİ DE AFET KONUTLARINA DÖNDÜRDÜNÜZ MÜ? Çevre Bakanı büyük şüphe yarattı. Bunu düzeltebilmeniz için samimiyetle soruyorum. Bunun böyle olup olmadığını merak ediyorum. Çıktı, afet evlerinin sayısını verdi. ‘Kahta’ya 297, Birecik’e 534, Afşin’e 501 afet evi yapacağız…’ dedi. Rakamlara bak, ihtiyaç durumuna göre belirleniyor, düşün, 297, 531… Baktık iller de var. göreli olarak depremden daha az etkilenmiştir. Yıkılmayan iller de var. Ardından TOKİ’nin eylül ayında açıkladığı, bakanlığın tarihin en büyük toplu konut projeleri listelerine göz attık ve bunları karşılaştırdık. Eylül’de Kahta’da 300 sosyal konut dedi, dün 297 afet konutu yapacağını söyledi. Eylül’de Birecik’te 500 dedi, dün 534 afet evi yapacağım dedi. Eylül’de Afşin’de 500 sosyal konut dedi, dün 501 sarsıntılı konut dedi. Bir fazla, üç eksik, 4 fazla ile bire bir liste. Şüphe şu ki TOKİ’nin Eylül’de yapacağı sosyal konutu, biz bir an önce inşaatına başladık diye afet konutuna mı çevirdiniz? Eğer öyleyse, insanlara bildirin. Değilse bakandan bir açıklama bekliyoruz; Kahta’da yapacağımız 300 sosyal konutun yanı sıra 297 afet evi, Birecik’te 534 ek 500 sosyal konut ve Afşin’de 500 sosyal konutun yanı sıra 501 afet evi tamam. Ama çok şüpheli.

MUHTAR MAYFENDİ AK PARTİ’YE KATILDI: Afet ve krizi yönetmek yerine algıyı yönetmek isteyenler kentsel dönüşüm tartışması ve laf kullanımı üzerinden muhalefeti ve CHP’yi suçlamayı tercih ettiler. Bu büyük bir kelime. Hatay’da biz yaptık diyorlar, başvurular oldu, Danıştay iptal etti. Başvuranlarda CHP zihniyeti vardı… Mahalle derneği mahalle muhtarı oldu. Muhtar bey de AK Parti’liymiş. Yani kentsel dönüşümü hem yerelde hem de Danıştay’da iptal eden Danıştay ekteki belgeleri kafanıza göre yapamıyor. Hangi kriterlere göre yaptın diyor. Vatandaş mağdur olacağım diyor evraklara bakamıyorum iptal ediyor. CHP’liler yaptıklarını söyledi. Mahalle Derneği. Sonra mahalleden bir çok kişi çıkıp dava açtı. Bunlardan biri de AK Parti muhtarıydı.

VATANDAŞ MEMNUNİYETİ OLMADAN KENTSEL DÖNÜŞÜM YAPILMAZ, MÜCADELE OLUR’ DEDİ. KULAKIMDAKİ KÜPELER: Kentsel dönüşümde sorun ve tartışma nedir? Soru şu ki; Kentsel dönüşüm ayıptır demek bizim işimiz. Neden bizim işimiz? Dikmen Vadisi, Portakal Çiçeği Vadisi… Murat Karayalçın… Murat Karayalçın, ben belediye başkan adayıyken kentsel dönüşümle ilgili çalışıyordum, nasıl yapacağım dedim, ‘Dikmen Vadisi’ne git, Portakal Çiçeği Vadisi, özgürlüğüm’ dedi. . Ben ne yapacağım dedim. ‘Kapıyı çalacaksın, nasıl dönüştüler’ diyeceksin. Vatandaşın memnun olmadığı bir kentsel dönüşüm yapılamaz, kavga çıkar’ dedi. Kulağımda bir küpe. Bu işi başlatan biziz ve en iyi yapan biziz. Ancak bizim bakış açımızı merak edenler seçim beyannamemizi ve partimizin programını veya 2018 Genel ve 2019 Yerel Seçimlerindeki beyannamelerimizi açıp okuyacaklar. Kentsel dönüşümün öyle güzel bir tanımını okuyacaksınız ki, rant merkezli değil, gelir elde etmek için büyük projelere yönelmiyor, yerel yönetimlere dönüşüm ve güçlendirme projelerine ayırma yetkisi verecek. Bu projeler için ayrılan kaynakların deprem riskini ortadan kaldırmak amacıyla hayata geçirilmesi. Yerinde dönüşüme öncelik verecek, yerinden edilmenin kaçınılmaz olduğu durumlarda kayıpları telafi edecek finansal sistemleri geliştirecek, özellikle doğal afet riskinin yüksek olduğu yerlerde güçlendirme ve inşaat projelerine yer verecek bir kentsel dönüşüm diyoruz ve tarif ediyoruz. istanbulda.

AFAD ÖZEL HESAP, 2009’DAN BERİ 14 YILDIR BU RAPOR BİR KEZ YAYINLANMIŞTIR: AFAD, Kamu İhale Kanunu’ndan muaftır. AFAD, Kamu Mali Yönetimi Kanunundan muaftır. Sayıştay yüzeysel bir kontrol yapabilir. AFAD Sayıştayı ve özel denetçileri tarafından AFAD Özel Hesaplarına ilişkin rapor yayımlanacak. AFAD 2009 kanunu ile kurulmuştur. Kamu İhale Kanunu ve Kamu Mali Yönetimi Kanunu dışında Sayıştay da, denetçi de yüzeysel ama özel hesaplarını inceleyip raporlayacaklar. AFAD özel hesabı, 2009’dan bu yana 14 yıl geçti. Bu rapor bir kez yayınlandı. Bu nasıl çalışacak?

KIZILAY 2,5 YILLIK ÇADIR ÜRETME FIRSATI BULUNDUĞUNDA KIZILAY ÇADIR SATIN ALMADI: Genel liderimiz dün gittiğinde en çok talep edilen talep yine çadırdı. Şu anda tüm çadır üreticileri devlete çadır üretmekle meşgul çünkü açığımız büyük. Daha da büyüğü: AFAD’ın 27 Eylül 2019’da yaptığı açıklamaya göre çadır sayısı 100 bin bile değil. Kızılay yıllardır AFAD’ın çadırlarını üretiyor. AFAD yönetimi, Ağustos 2020’den Aralık 2022’ye kadar 2 buçuk yıl boyunca Kızılay’dan tek çadır almadı. 3 ay önce Kızılay’a ve özel bir şirkete; Kızılay için 60 bin, özel şirket için 60 bin çadır siparişi verdi. Özel şirket Albayraklar olarak bilinir. Bu çadırlar henüz teslim edilmedi. Kızılay 2 buçuk yıl çadır üretme imkanı bulurken, AFAD Kızılay’dan çadır almayarak mevcut durumla karşı karşıya kaldı. Halen yürürlükte olan 4123 sayılı Kanuna göre doğal afet dönemlerinde yiyecek, içecek, giyecek, çadır ve her türlü taşınır eşyanın Kızılay’a devredilmesi gerekirken bu yetki fiilen AFAD tarafından kullanılmaktadır. Bugün neden çadır yok derseniz, 2018’den beri Süleyman Soylu’ya bağlı bir kurum olarak çalışan AFAD’ın gevşekliğindendir. İki buçuk yıldır Kızılay’dan çadır bile almadılar. Son raporlarına göre 100.000’den az çadırları var. 100 bin çadırla bu felakete yakalandılar. Bilmiyordu, 110 bin çadırla. Onun için ‘Parası ile çadır alırız’; CHP’li belediyeler “Çadır yok.” Çünkü AFAD’a dikiyorlar. Depremden sonra keşke daha önce dikseydiniz. İki sipariş verildi, teslim edilmeden sarsıldık. 2 buçuk yıl oldu sipariş bile verilmedi. Nereden? Kızılay’dan almayalım. İhale açıyoruz; ondan alırız, bundan alırız.

TAYYİP BAY’A SORUN GÖZ ÖNÜNDEKİLERDEN HESAPLAMAK İÇİN: Dün Sayın Tayyip Erdoğan, ‘Can kaybında kastı veya ihmali olan varsa hukuk önünde hesap soracağız’ dedi. Gözünün önündekini hesaba çek Tayyip Bey. Kanun önünde olanı takip edeceğiz. Bazı müteahhitleri, belediye başkan yardımcısını biliyoruz, belediye meclis üyelerinden bazılarını tanıyoruz, yıkılan konutu kaçak müteahhidinin, yani kasıt ve ihmali olanın kanun önünde hesap vermesi gerektiğini biliyoruz. , gözünün önündekilere de sormalısın.”

‘VİLLA KAYA GİBİ GÜÇLÜ, BAHÇEYE ÇADIR KURAR’

Özel, açıklamalarının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı. AK Parti İlçe Başkanlığı konutunun bahçesine çadır kurulmasıyla ilgili sorulara Özel, şu yanıtı verdi:

“Sorunlar çok fazla ve acı çok büyük. Ne yapacağımızı, nasıl yapacağımızı anlatıp bu utanmazlıkları deşifre etmeye mi çalışacağız? AK Parti İlçe Başkanı’nın villasının bahçesine çadır kurdu. Villa kaya gibi sağlam, bahçede çadır kuruyor. Mahalleli korkuyorsa ve çadırda kalmak istiyorsa artık AFAD’a yük olmasın, onlar çok güçlü insanlar. Sonra bir açıklama duydum, ‘Bahçeme çadır kurdum, zavallıyı oraya koydum’. Ona da yer açın. Saray gibi o kadar çok konutun var ki, bir oda aç. ‘AFAD’dan çadır aldım, bahçeme kurdurdum, orada bir fakire bakıyorum’ demeyin. O zavallı adamla ilgileneceğiz.”

Kızılay Genelkurmay Başkanlığı’nın sosyal medya paylaşımlarının sorulması üzerine Özel, şöyle konuştu:

‘KIZILAY BAŞKANI’NIN ÖZEL MÜLKATI BURAK ÜNVER’E’ BEBEK BALON YAZDI”

“Pek çok çocuğa mezar olmuş bir enkaz; Çocuk haklarına duyarlı olan ve o çocuklar hayatta kalırsa psikososyal destek verecek olan ablaları, ölen tüm çocukların anısına oraya balonlar koydu. Kızılay Önder Özel Kalem Müdürü Burak Ünver, ‘Bebeklere balon’ yazdı. Buradaki o his değil, burada başka bir his var. Bu duyguyu anlayamayanların krizdeki mağdurun duygusunu anlamasını kimse beklemesin. ‘Havalar ısınıyor, yağış tahminleri düşük, dışarıdakiler için mutluyum.’ Bunun yerine sıcak bir kap ayarlamalıydınız. Çadırları yapmalıydın.”

‘İSTANBUL YAKASINDA 3 KÖPRÜ, KANAL İSTANBUL ORAYA BİR KÖPRÜ KURACAK’

Özel, depremle ilgili yıkım ve can kayıplarıyla ilgili soruya şu yanıtı verdi:

“Soma’da sorun bu, Çorlu tren kazasında sorun bu, sarsıntıda sorun bu. Sarsıntı biterse, bu müteahhidin yetkili olduğu makamların ardıllığıyla sorumluluğu ne olursa olsun sadece müteahhit tutuklansa ve bakanlık yetkiyi yerel yönetimlerin eline alıp kanunlar yapıp oraya buraya iskan derse , sorumlular hesap verecektir. Süleyman Soylu, “İstanbul için hazırlanıyorduk” diyor. Nasıl hazırlanıyordun? Kanal İstanbul ile. Türkiye’nin dört bir yanından koştuğumuzu gördük, şehirlerin girişleri daralınca 36 kilometrelik araç kuyruğu gördük. İstanbul’un bir yakasında 3 köprü, Kanal İstanbul oraya köprü yapacak. O köprülerin yardımıyla ortadaki başıboş İstanbul’a ulaşmaya çalışacaktır. Depremden en çok etkilenecek bölgede ada oluşturacak Kanal İstanbul Projesi’ni düşünenler bile yargılanmalı. Geleceğe dönük insan hayatını olası niyetle yargılamak gerekir.” (HABER MERKEZİ)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu